top of page

Müttefiklik 2.0: Ayrışmadan Kollektif Başarıya Geçmek

  • 29 May
  • 4 dakikada okunur

ree


Dünyalar Arasında Kişisel Bir Yolculuk


"Beyaz ayrıcalığının* öne çıkan çocuğu" gibi görünmekle ilgili şakalar yapan uzun boylu beyaz bir adam olarak, müttefiklik hakkında konuşurken kendimi alışılmadık bir konumda buluyorum. Bu karmaşık konuya ilişkin anlayışım, gençliğimde başlayan kişisel deneyimlerimle şekillendi. Wisconsin, Milwaukee'nin iç kesiminde bulunan bir Cizvit** erkek üniversite hazırlık okuluna gitme ayrıcalığına eriştim. Milwaukee, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyahi erkekler için en kötü şehirlerden biri olarak derecelendirilir.


Deneyimim, Amerikan bağlamında kök salmış olsa da, kültürel sınırların ötesinde yankılanan dinamikleri ortaya koyuyor. Cizvit ilkelerine sadık kalarak, hizmet çalışmaları eğitimimizin temel bileşenini oluşturuyordu. 14 ila 18 yaşları arasında, oldukça dezavantajlı geçmişlere sahip çocuklara ders vererek şehir okullarında çalıştık. Aynı zamanda, banliyödeki akranlarımın çoğunun bu tür bakış açılarına maruz kalmadığı bir yaşta, Toni Morrison, Richard Wright ve James Baldwin'in eserlerini içeren bir edebi eğitim alma olanağını yakaladım.


Bu deneyim, iyi niyetli anne babaların çocuklarını bilinçli olarak "şehrin etkisinden uzak" yetiştirdiği, bembeyaz banliyölerdeki hayatımla tam bir tezat oluşturuyordu.


Hazırlık okulu eğitimi alma ayrıcalığına sahiptim ama yerel bir kır kulübünde garson olarak çalışıyordum ve genellikle sınıf arkadaşlarımın ailelerine hizmet ediyordum. Bu alışılmadık ergenliği yaşarken sınıfsal çizgilerin arasında kaldım.


Bu deneyim beni sarstı. Anlaşmaların golf sahalarında yapıldığı, gizli el sıkışmaların ve içeriden yönlendirmelerin bu tür erişime sahip olmayan kişileri atlattığı bir sistemin adaletsizliğini fark ettim. Hem bu avantajlardan yararlanma potansiyelimi hem de o kulübe tam olarak ait olmamanın nasıl bir şey olduğunu görebiliyordum.


Birbirimizin Ötesini Görmek


Amerika Birleşik Devletleri'nde uzun süredir devam eden ırk adaletsizlikleri 2020'de George Floyd ile zirve noktasına ulaştığında, müttefiklik hakkındaki konuşmalar küresel olarak yoğunlaştı. Amerika, “ayrıcalıklı olma, eşitlik ve kapsayıcılık” kavramlarının dünya çapında incelenmesini etkiledi ve hızlandırdı.


Bu noktada gözlemlediğim şey, farklı grupların birbirlerini duymadıkları. Bakış açılarını dile getiriyorlar, ancak bunlar diğer taraf tarafından duyulmuyor veya anlaşılmıyor. İnsanlar incinmiş veya yaralı hissettiğinde, tıpkı kişisel ilişkilerimizde olduğu gibi, tam olarak olan budur; savunmacı, kızgın ve öfkeli hale geliriz. Kendi acımızla tüketiliriz ve başkalarının acısını göremez hale geliriz.


George Floyd olayları ile birlikte “beyazlar tüm kötülüklerin kaynağı” bakış açısı ve tartırşmalarının alevlenmesiyle, ilk kez beyaz erkek meslektaşlarımın ten renkleri ve cinsiyetleri nedeniyle dışlanmasının acısına tanık oluyordum. Bu deneyim o kadar yabancıydı ki, "kırılgan" olarak etiketlenmekten duydukları kızgınlığı ifade ettiler ve aynı zamanda başkalarının nesillerdir katlandığı acıya tepki olarak tam da bu tür bir kırılganlık sergilediler.


Yapmacıklığın veya Kazan Kazanın Ötesinde


George Floyd protestoları sırasında ortaya çıkan durum, birçok kişiyi kökleşmiş sorunlara acil cevaplar bulmaya zorladı. Ötekileştirilmiş gruplara ahlaki destek göstermek önemli olsa da, somut eylemlerin eksikliği genellikle sadece erdem gösterisine dönüşen yüzeysel gösterilere yol açtı.


Bu ortam özellikle olayların siyasallaşmaya uygun olduğunu kanıtladı. Yaygın bir sıfır toplamlı*(zero-sum mentality) zihniyet, ilerlemeyi bir grubun kazancının diğerinin pahasına olması gereken bir rekabet olarak çerçeveledi. Eşitlik sınırlı bir kaynak olarak algılandığında, adalete yönelik çabalar “avantajlı grupların elinden fırsatları çalmak” şeklinde yanlış yorumlanabilir. Bu, kızgınlık ve siyasi günah keçisi yaratma için verimli bir zemin yaratır.


Gerçeklik, bu bölücü anlatıyla çelişir. Araştırmalar, kapsayıcı ortamların herkese fayda sağladığını tutarlı bir şekilde göstermektedir. Çeşitli bakış açılarına sahip kuruluşlar, neredeyse her metrikte homojen meslektaşlarından daha iyi performans gösterir. Daha önce ötekileştirilmiş yetenekli bireyler tam olarak katkıda bulunabildiğinde, tüm sistem daha da güçlenir.


Bireyden Sistematik Dönüşüme


Çoğu birey, nesillerdir var olan köklü sistemleri değiştirmek için kendini yetersiz hisseder. Bu çaresizlik hissi makuldür, çünkü hiçbir kişi yapısal eşitsizliği tek başına ortadan kaldıramaz. Bununla birlikte, bireylerin atabileceği somut adımlar da vardır:


  • Eşitsizlik ve yapısal ayrımcılığın tarihi hakkında kendinizi eğitin.

  • Sistemik adalet için çalışan kuruluşları destekleyin.

  • Duygularınızı yönetme veya suçluluk duygusunu giderme yükünü marjinalleştirilmiş bireylere yüklemekten kaçının.

  • Etkili müttefikliğin tutarlı eylemlerle ilgili olduğunu, kamusal beyanlarla ilgili olmadığını fark edin.


Etkin Müttefikliğe Global Bakış Açıları


Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık konusundaki konuşmaların önemli bir odak noktası olsa da, etkili müttefikliğin ilkeleri ulusal sınırları aşmaktadır:


  • Aktif Dinleme ve Kültürel Alçakgönüllülük: Konuşmalara varsayımlardan ziyade gerçek merakla yaklaşın.

  • Sürekli Eğitim ve Uygulama: Sistemsel eşitsizlikler hakkında öğrenmek için kişisel sorumluluk alın.

  • Ayrıcalığı Stratejik Olarak Kullanma: Onlar adına konuşmak yerine marjinalleştirilmiş sesleri yükseltin.

  • Güvenli Geribildirim Kanalları Oluşturma: Misilleme korkusu olmadan dürüst geribildirim için mekanizmalar kurun.


Anlamlı müttefikliğe giden yol, birbirimizin deneyimlerini anlamak, sistemsel engelleri tanımak ve bunları ortadan kaldırmak için birlikte çalışmak için sürekli bir bağlılık gerektirir. Bu, herkesin en iyi işini ortaya koyabileceği ortamlar yaratmak için sembolik jestlerin ötesine geçmek anlamına gelir.


Farklı dünyalar arasında yaşamış biri olarak, hem dışlanmanın acısını hem de dahil etmenin gücünü gördüm. Hızlı çözümler yerine gerçek anlayışa odaklanarak, müttefikliğin sadece bir moda sözcük değil, tüm kültürel bağlamlarda kolektif mükemmellik için bir temel olduğu işyerleri yaratabiliriz.

Müttefikliğin Yeniden Tanımlanması


Müttefik olmak, başkalarıyla onurlu bir şekilde, anlayış ve saygıyla, birlikte daha iyi bir gelecek inşa etme taahhüdüyle buluşmak anlamına gelir. Eğer kutuplaşmış "biz ve onlar" konuşmalarına inanmaya devam edersek, bilimin ve istatistiklerin bize en iyi performans gösteren şirketler hakkında söylediklerini kaçıracağız.


En iyi performansı yaratan şey, insanları birbirine karşı koymak, bir tarafın diğerinin pahasına kazanması değildir. Takımlarda en iyi performans, her bireyin yalnızca bireysel benliklerinden daha fazlası olduğunu fark ettiğinde, birbirleri için bir olduklarında ve başkalarının başarısındaki hayati rollerini fark ettiklerinde ortaya çıkar.


*Beyaz Ayrıcalığı (White Privilege): Genellikle ABD’ de kullanılan terim. Beyaz renkli bireylerin, toplumda diğer ırk-renkten bireylere göre daha fazla avantajlı olma durumudur.

**Cizvit (Jesuit): Katolik eğitimine ve sosyal adalete odaklanan bir dini tarikatın üyeleridir.



Yorumlar


bottom of page