Güçlü Müttefikler : Emre Can Özkan
- 17 Ağu
- 4 dakikada okunur

Emre Can, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), VISA Türkiye ve Habitat Derneği iş birliğinde yürütülen Olimpik Değerler Eğitim Projesi’nin Olimpik Değerler Eğitim Elçisi olarak görev yapmaktadır. Bu rolde Emre, 11-18 yaş aralığındaki gençlere, engelli bireyler de dâhil olmak üzere, dostluk, mükemmellik, saygı ve eşitlik gibi temel Olimpik değerleri öğretmeye kendini adamıştır. Misyonu, spor sevgisi temelinde inşa edilmiş bir topluluğun gelişmesine katkıda bulunmaktır.
Emre’nin sorumlulukları arasında Olimpik değerler üzerine eğitim modülleri geliştirmek, kapsayıcılığın önemi hakkında farkındalık oluşturmak için seminerler ve atölye çalışmaları düzenlemek ve gençleri bu değerleri sosyal sorumluluk projelerinde uygulamaya teşvik etmek yer almaktadır. Katılımcılara Olimpik değerleri günlük hayatlarına nasıl entegre edebilecekleri konusunda rehberlik ederek liderlik, takım çalışması ve sportmenlik becerileri kazandırmaktadır.
Buna ek olarak, Emre proje paydaşları, okul yöneticileri ve toplum liderleriyle düzenli toplantılar yaparak iş birliğini güçlendirmektedir. Eğitimin etkinliğini izleyerek geri bildirim toplar. Olimpik değerlerin anlaşılmasını ön test, son test ve vaka analizleri yoluyla değerlendirir. Emre, farklı kültürel geçmişlerden gelen gençlerin bu değerleri anlamasını ve benimsemesini sağlama konusunda kararlıdır. Böylece daha kapsayıcı ve sporu seven bir toplumun oluşumuna katkıda bulunmaktadır.
Müttefiklik ve Kapsayıcılığı Savunmak
Benim için kapsayıcı bir kültür, her bireyin—cinsiyet, yeti, geçmiş ya da kimliği ne olursa olsun—kapsandığı, güçlendirildiği ve gelişme fırsatı bulduğu bir yerdir. Bu bağlamda müttefiklik, marjinalleştirilmiş gruplarla aktif dayanışma içinde olmak; sesinizi, erişiminizi ve becerilerinizi onların varlıklarını güçlendirmek için kullanmak anlamına gelir. Başkalarının öne çıkması için alan yaratmak ve gerektiğinde bir adım geri çekilmekle ilgilidir.
Bu değerler hem kişisel hem de profesyonel yaşamıma derinlemesine işlemiştir. Kariyerim boyunca, yalnızca sözle değil, somut eylemlerle de bir müttefik olmayı kendime görev edindim. Kahire’deki “Rise Your Voice” Projesi’ndeki gönüllülük faaliyetlerimden Olimpik Değerler Eğitim Projesi’ndeki görevime kadar, özellikle gençler için kapsayıcı topluluklar inşa etmeye yönelik çalışmalara sürekli olarak odaklandım. Bu girişimler, müttefikliğin yaşam boyu süren bir yolculuk olduğuna dair inancımla örtüşmektedir—sürekli olarak eğitim, empati ve bilinçli eylemle beslenmesi gereken bir yolculuk.
Kariyerim boyunca, gerçek müttefikliğin yalnızca sessiz destekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ses yükseltmeyi ve görünmeyeni görünür kılmayı gerektirdiğini gördüm. Bu durum, özellikle Mısır’da kadınlar ve farklı topluluklarla çalıştığım dönemde çok netti. Orada, kurumsal ortamlardaki sistemik cinsiyet eşitsizliklerini belirlemeye ve ele almaya yardımcı oldum ve müttefikliğin hem öz değerlendirme hem de eylem gerektirdiğini bizzat deneyimledim.
“Empower Me: Gençlik Gelişim Zirvesi” ve “Gençler için Üretken Yapay Zekâ Araçları” gibi küresel girişimlerdeki yer alışım, teknolojinin dışlayıcı değil, kapsayıcı bir araç haline gelmesini sağlamaya olan bağlılığımı yansıtmaktadır.
Müttefiklik aynı zamanda sahip olduğunuz ayrıcalıkları tanımak ve bunları başkalarına yardımcı olmak için kullanmak anlamına gelir. Temsili az olan gençlere—özellikle genç kadınlara ve kırsal bölgelerden gelen bireylere—dijital beceri eğitimi sağlayan programlar yürütüyorum. Bu tür girişimlerle dijital uçurumu kapatmayı ve teknolojinin herkes için erişilebilir olmasını sağlamayı hedefliyorum. Rolüm, karmaşık içeriği basitleştirmek, daha erişilebilir hale getirmek ve bu gençlerin yeni fırsatların kapısını aralamalarına yardımcı olmaktır.
Ayrıca müttefiklik anlayışımı genişletmek için aktif olarak çaba gösteriyorum. Cinsel Sömürü ve İstismarın Önlenmesi (PSEA) konusunda UNICEF onaylı bir eğitim aldım; bu da beni hassas durumlara etik ve etkili biçimde yanıt verebilecek şekilde donattı. Olimpik Değerler Eğitim Programı’nda da görev aldım; burada her yetiden genci kalıplaşmış yargılara meydan okumaya, liderlik rollerini üstlenmeye ve karşılıklı saygı geliştirmeye teşvik ettim.
Yolculuğum boyunca çeşitliliği kucaklamak, görünmeyeni görünür kılmak ve eşit fırsatlar sunmakla ilgili oldu. En etkili projelerimden biri olan Accessible Balance (Erişilebilir Denge), Avrupa genelinde engelli çocukların annelerini dijital araçlarla destekleyerek onların zihinsel ve fiziksel iyilik hallerini geliştirmeyi hedefledi.
Sonuçlar derindi—katılımcıların %87’si kendilerini daha az yalnız hissettiklerini bildirdi ve stres, anksiyete ile depresyon seviyelerinde ortalama %48 oranında azalma kaydedildi. Bu çalışma, farklılıkları desteklemenin anlamlı bir dönüşüm yaratabileceğini ortaya koydu. Kişisel Yaşamımda Kapsayıcılığı Benimsemek, farklı bakış açılarını aktif olarak aramak ve başkalarından öğrenmek anlamına geliyor. Bu ister uluslararası gönüllülük yoluyla, ister kültürlerarası diyaloglara katılarak olsun, dünya görüşümü genişletmek adına kendimi sürekli olarak zorlamaktayım. Örneğin, işitme engelli komşularımla iletişim kurmak için işaret dili öğrenmek ya da kadınları kickboks ve Brezilya Jiu-Jitsu alanlarında desteklemek, kapsayıcılığın bir şeyleri düzeltmek değil, birlikte var olmak ve herkes için yer açmakla ilgili olduğu yönündeki inancımı pekiştirdi.
Kişisel Yaşamda Müttefikliğin Rolü
Kapsayıcılık, profesyonel ortamımın ötesine geçerek kişisel etkileşimlerimi de etkilemiştir. Türkiye, Mısır ve Avrupa genelinde çeşitli ve çok kültürlü ortamlarda çalıştım ve bu deneyimler bana kültürel alçakgönüllülüğün (humility) önemini öğretti. Gerçek müttefikliğin, ister iş yerinde ister günlük yaşamda olsun, başkaları için yer açmak ve gerektiğinde öne çıkmak olduğunu öğrendim.
Müttefiklik ve Kapsayıcılık Üzerine Tavsiye
Başkalarına verdiğim en önemli müttefiklik tavsiyesi şu: Dinleyin. İyi bir müttefik olmak, konuşmayı domine etmek değil; duyulmayan sesleri yükseltmek demektir. Müttefiklik, her deneyimin evrensel olmadığını kabul etmekle başlar ve eylemlerimizin empati ve anlayışla yönlendirilmesi gerektiğini bilmekle devam eder.
İyi Bir Müttefik Olmak
Benim için iyi bir müttefik olmak, başkalarını hem sözle hem de eylemle desteklemek için bilinçli bir çaba göstermek demektir. Bu ister bir toplantıda daha sessiz kalan seslere alan açmak, ister dışlayıcı uygulamalara karşı çıkmak ya da sporda ve ötesinde yeterince temsil edilmeyen bireyleri desteklemek olsun, müttefiklik her gün yapılan küçük ama anlamlı eylemlerle ilgilidir. Özellikle adaletsizlik veya ayrımcılığa karşı durmak söz konusu olduğunda tutarlılık gerektirir. İyi bir müttefik olmanın, sahip olduğum ayrıcalıkları başkalarına yardım etmek için aktif biçimde kullanmak ve onların parlamaları için alan yaratmak anlamına geldiğini öğrendim.
Yorumlar