top of page

Müttefik Liderlik: Kalpten Liderlik Yaparken Performansı Yönetebilir miyiz?

  • 29 May
  • 3 dakikada okunur

ree

Kurumsal yaşam sıklıkla sayılar etrafında döner ve başarı, öncelikle kârla ölçülür. Ancak, bir organizasyonu gerçekten ayakta tutan şey, sadece insanların üretimi değil, aynı zamanda onların tam anlamıyla kendileri olarak var olma hakkıdır. Bir insan olarak görülmek, duyulmak ve değer görmek bir lüks değil, uzun vadeli başarının temelidir.


Bu bağlamda, müttefiklik artık sadece bir etik duruş değil; stratejik ve davranışsal bir liderlik yetkinliğidir. Bugünün liderlerinden yalnızca yönü belirlemeleri değil, aynı zamanda başkalarının liderlik yapabilmesi ve başarılı olabilmesi için alan yaratmaları ve yolu açmaları bekleniyor.


Müttefiklik, göreli ayrıcalığı olan bireylerin, farklı veya yeterince temsil edilmeyen grupları desteklemek için kasıtlı bir şekilde harekete geçmeleri anlamına gelir. Bu, pasif bir sempati değildir—aktif, sorumluluk alan bir taahhüttür.


Müttefiklik, kendi ayrıcalığımızı tanımakla başlar ancak burada durmaz. Gerçek müttefiklik, empatiyi eyleme dönüştürmek ve iyi niyetleri sistemik değişime dönüştürmektir.


"Bugün kimin sesi çıkmadı?"


Bu basit soru, benim içsel pusulam haline geldi. Her toplantıda, her karar alma sürecinde ve her takım etkileşiminde bunu içtenlikle sorarım. Müttefiklik yolculuğum, liderlik tarzımla derinden bağlantılıdır. Empati, açıklık, başkalarına yer açmak ve sistemik normlara meydan okumak—bunlar sadece hayran olduğum değerler değil; liderlik etme şeklimin davranışsal çapa noktalarıdır. Sıkça aldığım bir geri bildirim şudur: “Senin en büyük gücün—ve bazen en büyük zayıflığın—açıklığındır.” Bununla gurur duyuyorum. Benim için bu, bir müttefik olmanın en dürüst yansımalarından biridir.


Günlük liderlik pratiğimden örnekler:


  • Odadaki en sessiz veya en genç kişiye söz hakkı vermek.

  • Yetenekli ama göz ardı edilen bir ekip üyesini—cinsiyet fark etmeksizin—görünürlüklerini ön planda tutarak veya onları dikkat çekici bir role aday göstererek savunmak.

  • Toplantıları, bakım verenleri (Çocuk, yaşlı, engelli birey bakım sorumluluğu olanlar) göz önünde bulundurarak yeniden planlamak.

  • Mikro saldırılara veya uyum ihlallerine karşı susmak yerine ses yükseltmek.


Bu tutumlar “olsa iyi olur” davranışları değildir. Bunlar kültür şekillendiren eylemlerdir. Müttefiklik yalnızca seçkin bir gruba genişletildiğinde, yeni dışlanma biçimleri yaratır. Böyle anlarda, el kaldırmak ve değişim için sesimizi yükseltmek artık sorumluluğumuzdur. Gerçek müttefiklik, kişinin rahatlık alanlarını sorgulama cesaretini gerektirir ve yalnızca görünür adaletsizlikleri değil, aynı zamanda sıklıkla fark edilmeyen sessiz, sistemik kalıpları da ele almayı gerektirir. Bir proje toplantısını hatırlıyorum. Sürekli değerli görüşler sunan bir yeni mezun meslektaşımın sunduğu fikirler göz ardı edildi. Karar kasıtlı değildi, daha çok rutin düşünmenin bir sonucuydu. Aynı sesler yükseltiliyordu ve aynı bakış açıları önceliklendirilmişti.


Tartışmayı duraklatıp, “İlgili deneyime sahip herkesin görüşünü aldık mı?” diye sordum. O tek soru, odanın tonunu değiştirdi. Meslektaşım, görüşlerini paylaşması için davet edildi ve nihayetinde girişimin kritik bir kısmını yönetti. O an müttefiklik büyük jestlerle ilgili değildi. Alan yaratmakla ilgiliydi. Bu, bana tutarlı, küçük kapsayıcılık eylemlerinin genellikle en büyük dalga etkilerine sahip olduğunu hatırlattı.


Liderliğimi yönlendiren bazı sorular:


  • Henüz senin bakış açını duymadık. Paylaşmak ister misin?

  • Bu karar, bakım verenleri veya engelli çalışanları nasıl etkileyebilir?

  • Bu takımda en son kim terfi etti ve kim hala göz ardı ediliyor?

  • “Mevcut sistemlerimiz, kasıtlı olarak bazı gruplara daha fazla mı avantaj sağlıyor?”


Bugünün liderliği sadece sonuçlar elde etmek ve performansı yönetmekle ilgili değil. Aynı zamanda kapsayıcılığı, eşitliği ve onuru teşvik etmekle de ilgilidir. Müttefiklik sadece kapsayıcı olmakla ilgili değildir—aynı zamanda etkiyi, fırsatı ve görünürlüğü yeniden dağıtmakla ilgilidir.


“Bugünün başarısı, herkesin sahnede ait hissettiği bir kültür yaratmak demektir.”


Müttefiklik artık yan bir girişim değil—organizasyonel dayanıklılığın, inovasyonun ve anlamlı etkinin kalbinde yer alıyor. Bir lider olarak, buna sadece inanmakla kalmıyorum. Her gün deneyimliyorum.


Referanslar


  • Brown, B. (2018). Dare to Lead: Brave Work. Tough Conversations. Whole Hearts. Random House.

  • George, B., Sims, P., McLean, A. N., & Mayer, D. (2007). Discovering Your Authentic Leadership. Harvard Business Review.

  • Goleman, D. (1998). What Makes a Leader? Harvard Business Review.

  • Melaku, T. M., Beeman, A., Smith, D. G., & Johnson, W. B. (2020). Be a Better Ally. Harvard Business Review.McKinsey & Company. (2020). Diversity Wins: How Inclusion Matters.

  • Shore, L. M., Cleveland, J. N., & Sanchez, D. (2018). Inclusive Workplaces: A Review and Model. Human Resource Management Review.

  • Catalyst. (2021). Allyship and Advocacy in the Workplace.



Yorumlar


bottom of page